Adana escort Alanya escort Anadolu yakası escort ankara escort Antalya escort Ataköy escort Avcılar escort Avrupa yakası escort Bahçelievler escort Bahçeşehir escort Bakırköy escort Başiktaş escort Beylikdüzü escort bodrum escort bayan Bodrum escort Bursa escort Denizli escort Diyarbakır escort Esenyurt escort Eskişehir escort Etiler escort Fatih escort Gazinatep escort Halkalı escort istanbul escort İzmir escort İzmit escort Kadıköy escort Kayseri escort Kocaeli escort Konya escort mecidiyeköy escort Kurtköy escort Kuşadası escort Malatya escort Maltepe escort Mecidiyeköy escort Mersin escort Nişantaşı escort Pendik escort Muratpaşa escort Şirinevler escort Şişli escort Taksim escort Ümraniye escort ataşehir escort kartal escort

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler ecoplay deneme bonusu veren siteler 2023 cardsthatgive.org virginiawinefestival.org/ deneme bonusu https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler

ÖZGÜN ÖKMEN KÖŞE YAZISI...

GÖLBAŞI 30.12.2022 - 14:38, Güncelleme: 30.12.2022 - 14:38
 

ÖZGÜN ÖKMEN KÖŞE YAZISI...

"YASALAR DEĞİL ZİHNİYET DEĞİŞMELİ"

Değerli okuyucularım, Bugün sizlere Selahaddin-i Eyyûbi döneminde, yaklaşık sekiz asır önce önemli görevler ifa etmiş, vezir ve aynı zamanda kadılık yapmış.  Bu kişi aynı zamanda yolsuzlukları ile de ünlüymüş, kadı olarak sadece yanlış değil, tabiri caiz ise abuk sabuk hükümler verirmiş ve bundan dolayı da Karakuşî’nin verdiği hükümlere "Hükm-ü Karakuşî" denirmiş. Günümüzde de mahkemelerce bunev’iden verilen kararlara "Hükm-ü Karakuşî" deniyormuş. Daha iyi anlatmak için kendisinden alıntı yaptığım Sn. Osman Aydoğan’a teşekkür edip çarpıcı bir örnek vereceğim. Bir gün 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e ülkenin durumu hakkında ne düşündüğü sorulmuş... Demirel de soruyu yönelten kişiye: "Bak sana bunun nasıl olduğunu anlatayım da dinle" demiş ve Hükm-ü Karakuşî’nin bir hikâyesini anlatmış: Bir bu gün kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek görünce, fırıncıya: - 'Ben bunu aldım' demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. Az sonra ördeğin asıl sahibi gelmiş: - 'Hani bizim ördek?' diye sorunca fırıncı boynunu büküp: - 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı o uzun küreği ile araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış. Gayrimüslim de peşinden kovalıyor... Fırıncı bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, bu düşmeyle çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış... Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşî kadının karşısına çıkarmışlar. Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi, - 'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikâyet etmiş. Karakuşî kadı, fırıncıya sormuş: - 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?' Fırıncı - 'Uçtu' demiş. Kadı, kara kaplı defterini açmış: - 'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'uçan' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek, fırıncının ördek işinden beraatına karar vermiş. Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş. Onun şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: - 'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o Müslim’in tek gözü çıkarıla...’’ Davacı: - 'Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak? ' diye sorunca Karakuşî kadı; - 'Şimdi' demiş, ‘’fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.’’ Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş. Fırıncı bu davadan da beraat etmiş… Çocuğunu düşüren kadının kocasına da Karakuşî kadı: - 'Tamam' demiş, 'karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak'. Böyle olunca adam da şikâyetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş… Kadı dönmüş Yahudi’ye: - 'Senin şikâyetin nedir bre?' Yahudi bir süre düşündükten sonra ellerini açmış… - 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'hiç adaletinizden sorgu sual olur mu? Adaletinle bin yaşa sen, e mi!’’? Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek konuşmasını şöyle bitirmiş; "Kıssadan hisse: Suçluyu 'öpen' kadı ise, kimi kime şikâyet edeceksin?.. Bugün durum bu! Agnadın mı?" diyerek, böyle bir cevap vermiş. Bazı kaynaklar, Hükm-ü Karakuşî hikâyeleri uydurmadır ve gerçekle hiç bir ilgisi yoktur deseler de, benzer mahkeme kararlarında ağır usul ihlalleri yapılan günümüzde "hukukun üstünlüğü" ya da "hukuk devleti" ilkelerine ters düşen ihlaller ise ne yazık ki gerçektir ve tam da hikâyelerdeki gibi birer "Hükm-ü Karakuşî"dir… Öyleyse; 'Yasa'lar değil, 'zihniyet' değişmelidir. Gerisi hikâyeden ibarettir.
"YASALAR DEĞİL ZİHNİYET DEĞİŞMELİ"

Değerli okuyucularım, Bugün sizlere Selahaddin-i Eyyûbi döneminde, yaklaşık sekiz asır önce önemli görevler ifa etmiş, vezir ve aynı zamanda kadılık yapmış.  Bu kişi aynı zamanda yolsuzlukları ile de ünlüymüş, kadı olarak sadece yanlış değil, tabiri caiz ise abuk sabuk hükümler verirmiş ve bundan dolayı da Karakuşî’nin verdiği hükümlere "Hükm-ü Karakuşî" denirmiş. Günümüzde de mahkemelerce bunev’iden verilen kararlara "Hükm-ü Karakuşî" deniyormuş. Daha iyi anlatmak için kendisinden alıntı yaptığım Sn. Osman Aydoğan’a teşekkür edip çarpıcı bir örnek vereceğim.

Bir gün 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e ülkenin durumu hakkında ne düşündüğü sorulmuş... Demirel de soruyu yönelten kişiye: "Bak sana bunun nasıl olduğunu anlatayım da dinle" demiş ve Hükm-ü Karakuşî’nin bir hikâyesini anlatmış: Bir bu gün kadı, bir fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış sahibini bekleyen nefis bir ördek görünce, fırıncıya:
- 'Ben bunu aldım' demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.
Az sonra ördeğin asıl sahibi gelmiş:
- 'Hani bizim ördek?' diye sorunca fırıncı boynunu büküp:
- 'Uçtu' deyince iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı o uzun küreği ile araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış. Gayrimüslim de peşinden kovalıyor... Fırıncı bir duvardan atlarken, bilmeden duvarın öteki tarafındaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. Kadın, bu düşmeyle çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. Can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış... Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak Karakuşî kadının karşısına çıkarmışlar.
Kadı sırayla sormuş... Ördeğin sahibi,
- 'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikâyet etmiş.
Karakuşî kadı, fırıncıya sormuş:
- 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?'
Fırıncı
- 'Uçtu' demiş.
Kadı, kara kaplı defterini açmış:
- 'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'uçan' anlamına gelir. O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek, fırıncının ördek işinden beraatına karar vermiş.
Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş. Onun şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş:
- 'Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o Müslim’in tek gözü çıkarıla...’’
Davacı:
- 'Benim tek gözüm çıktı. Şimdi ne olacak? ' diye sorunca Karakuşî kadı;
- 'Şimdi' demiş, ‘’fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.’’ Tabii gayrimüslim şikâyetinden hemen vazgeçmiş. Fırıncı bu davadan da beraat etmiş…

Çocuğunu düşüren kadının kocasına da Karakuşî kadı:
- 'Tamam' demiş, 'karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak'. Böyle olunca adam da şikâyetini anında geri almış, fırıncı bu davadan da kurtulmuş…
Kadı dönmüş Yahudi’ye:
- 'Senin şikâyetin nedir bre?' Yahudi bir süre düşündükten sonra ellerini açmış…
- 'Ne diyeyim kadı efendi' demiş, 'hiç adaletinizden sorgu sual olur mu? Adaletinle bin yaşa sen, e mi!’’?
Demirel bu fıkrayı anlattıktan sonra kendisini dinleyen topluluğa dönerek konuşmasını şöyle bitirmiş; "Kıssadan hisse: Suçluyu 'öpen' kadı ise, kimi kime şikâyet edeceksin?.. Bugün durum bu! Agnadın mı?" diyerek, böyle bir cevap vermiş.
Bazı kaynaklar, Hükm-ü Karakuşî hikâyeleri uydurmadır ve gerçekle hiç bir ilgisi yoktur deseler de, benzer mahkeme kararlarında ağır usul ihlalleri yapılan günümüzde "hukukun üstünlüğü" ya da "hukuk devleti" ilkelerine ters düşen ihlaller ise ne yazık ki gerçektir ve tam da hikâyelerdeki gibi birer "Hükm-ü Karakuşî"dir…
Öyleyse; 'Yasa'lar değil, 'zihniyet' değişmelidir. Gerisi hikâyeden ibarettir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve golhaber.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.