Ali İhsan Güçlü; "Üretimin önündeki en büyük engel…"

Güçlü yazısında Bütün sektörlerin en büyük ve ortak problemi Eleman ihtiyacı olduğunun altını çizerek "Üniversite mezunu bir genç kitle her geçen gün artan bir sayıyla istihdam edilmeyi bekliyor." dedi. Güçlü yazısında şu ifadelere yer verdi; Türkiye jeopolitik kurumu genç nüfus potansiyeli ve üretim kapasitesiyle ekonomisini daha da güçlü hale getirebilir. Bütün sektörlerin en büyük ve ortak problemi ‘’Eleman ihtiyacıdır’’. Sahada müşahede ediyoruz; sanayide, tarımda, turizmde ve hizmet sektöründe öncelikli sorun olan eleman ihtiyacı her geçen gün işletmeleri ve üretimin kapasitesini olumsuz etkilemektedir. Geçen yıl verilerini dikkate alıyoruz ve görüyoruz ki 250 milyar dolarlık ihracatımız küçük dokunuşlar ile çok daha fazla artış gösterebilecek bir potansiyele sahiptir. Eğitim alanında: İdeolojik gerekçelerle yapılan düzenlemeler ve değişiklikler maalesef ‘’Meslek Liselerini’’ ve mesleğe yönelecek gençleri olumsuz yönde etkilemiştir. Yıllar önce yapılan bu düzenlemeler ekonomimizi ve potansiyelimizi aşağı yönde etkilemiştir. Nitelikli eleman ihtiyacı zaten her geçen gün artmaktadır. Bununla beraber hızlı bir şekilde ‘’Niteliksiz işgücü’’ ihtiyacı da artmaktadır. Ortada üniversite mezunu bir genç kitle her geçen gün artan bir sayıyla istihdam edilmeyi bekliyor. Bu konu başlı başına ilgililerce düşünülüp çözüme yönelik somut adımlar atılması beklenmektedir. Bir yerde durdurulup ivedi bir şekilde çözümü için projeler ortaya konulmaz ise hem sosyal hem de ekonomik bir çok olumsuzluğu tetikleyecektir. Yani avantajımız olan genç nüfus ve genç beyinler aleyhimize dönüşebilecek bir hale gelebilir. Yabancı uyruklu bir rivayete göre 5-6 milyon kimilerine göre de daha fazla sayıdaki başta Suriyeli ve Afganlı olmak üzere çeşitli ülkelerden Türkiye’ye gelmiş ve burada kayıt dışı çalışanların durumu şu anda sanayi ve tarım başta olmak üzere bu insanlar yaklaşık 10 yıldır ülkemizde çalışmaktadır. Fiili durumu söylüyoruz şuan itibariyle de bir çok sektörde olmazsa olmaz konumlara da gelmişlerdir. Sebeplerle ilgili ciltlerce yazı yazılabilir. Belirli bir tecrübeye sahip bu insanlar bugün kaçak olarak çalışmakta ve iş piyasasının da dengesini bozmaktadır. Sosyal güvencesi olmayan, ne zaman sınır dışı edileceğini bilmeyen, kanun önünde statüsü net olmayan bu kitle kurumsal yapılar hariç bütün sektörlerde üretimin bir parçası haline gelmiştir. Bu insanların birçoğu da ‘’Bekletme kamplarında’’ ve sınırda ne zaman sınır dışı edileceğini beklemektedir. Bugün sıkı bir denetimle bu çalışan yabancı uyruklu insanlar sınır dışı edilse üretimin halini düşünmek istemiyoruz. Böyle bir ‘’fiili durum’’ oluşmuşken çözüme yönelik herhangi bir düşüncenin ve yol haritasının olmadığını görmekteyiz. Ayrıca bu durum bir çıkmazdır. Yasal bir zemin oluşturup, çalışan, iş üreten, çalışma iradesi ortaya koymuş olan bu insanları ‘’Firmalarımızın Kefaleti’’ ile üretim artışımızla doğru orantılı ‘’istihdam’’ etmeliyiz. Öncelikli işimiz ülkemiz gençliğini ‘’meslek sahibi’’ yapmak ve bir an önce ‘’Katma değerli üretim’’ artışını gerçekleştirip, ihracatımızı artırmamız olmalıdır. Bunun yanı sıra kanun koyucu ve yasa uygulayıcılar hem fiili durumu hem de ticari hayatın ve üretimin olmazsa olmazı ‘’Firmalarımızı’’ve sektörel STK’ların görüşlerini alıp mevcutta ülkemizde bulunan ve çalışan yabancı uyruklu insanlar ile ilgili net bir uygulama ve çözüm getirilmelidir. Büyük ve güçlü Türkiye idealiyle, iş istihdamı ve katma değer üreten bütün firmalarımıza kazasız, belasız üretim artışları temenni ediyorum. Sanayicimize, çalışanlarımıza ve devletimize olan güvenimiz tamdır." dedi.