ÖZGÜN ÖKMEN KÖŞE YAZISI... ANLAŞILDI MI?

Aslına bakarsanız tedarik zincirinde oluşan sorunlarla, salgın sonrası İngiltere  başta olmak üzere kriz geliyorum diyordu. Avrupa’da  çoğu ülke bundan nasibi aldı ama güçlü bankacılık ve finans yapıları nedeniyle şimdilerde atlatmış görünüyorlar. Bazı uzmanlara göre bu daha başlangıç ise 2023 seçim yılındavay halimize! Seçimlerin  zamanında yapılacağından ısrarla söz eden iktidar,  2023 yılı Haziran’ından önce seçime gidilemeyeceğini söyleyedursun. Aslında sandık hiçte uzakta görünmüyor. Bu saatten sonra ister zamanında, isterse erken seçim olsun “ tencere ve tavanın götüremeyeceği hükümet yoktur “ sözü vatandaş tarafından dilden dile dolaştırılıyor..

Biraz geriye gidelim;  2001 yılındaki  ekonomik  kriz sonrası  iş başına getirilen siyasi iktidar aradan geçen 22 yılda yaşamsal ömrünü  tüketmiş  görünüyor. Zira; Hepinizin bildiği gibi genel kural şöyle; vatandaşın cebine kim elini atarsa sonucuna katlanır. Hele bu bir de temel ihtiyaç maddeleri ile ilgiliyse deme gitsin. Hükümetin ortaya koyduğu büyüme modeli 2007’den itibaren gerilemeye doğru giderken son seklini 2013’de vermeye başladı ve ardından 2014 yılında itibaren Anayasa ve sistem adı altında yapılan dünyada örneği olmayan Devlette Yönetim Krizi ortaya çıktı. Cumhuriyet’in temel ilkeleri başta olmak üzere bir asra yaklaşan kazanımların çoğu özelleştirme adına pazarlandı ve bunun adına da Yeni Türkiye denildi. Ardından bu iki krizin üstüne bütün dünyayı serseme çeviren covid-19 salgını ülkemizde zaten var olan krizleri üçleyerek inanılmaz bir derinlik oluşturdu. Bu derinliğin açtığı çukur öylesine büyük bir krize yol açtı ki; Enflasyon aldı başını gitti. Türkiye’de 2022 yılık enflasyonu, Ocak 2023’de %64,27 olarak açıklansa da, vatandaşın geçinme endeksi ile asla örtüşmediği gibi üstelik iki katından fazla olduğu anlaşıldı. Yaşamın içinde bulunan özellikle dar gelirli ve ücretli çalışanları gelinen bu durum telafisi mümkün olmayan bir girdaba doğru götürüyor. Fakirlik diz boyu!  Bir ülkenin bağımsızlığı milli parası ile itibar kazanır ilkesine rağmen Türk Lirası, ABD doları ve Avro karşısında eridi ve erimeye devam etmektedir. Asgari ücrete %55, memur ve emeklilere %30 maaş artışı verilmesine rağmen, İstanbul Ticaret Odasının aynı tarihler için ücretliler geçinme endeksi %92,97 olarak açıklanınca mızrağın çuvala sığmadığı da ortaya çıktı.

Mevcut iktidar cari açığı düşürelim, kura da müdahale yapıyormuş gibi görünelim, Devletin alacaklarına yasal faiz işletmeye devam edelim ama vatandaş  bize destek adına yastık altına elini atsın dediler ve kur korumalı mevduat adı altında parayı toplayıp, dövize arka kapı satışıyla günlük müdahale yapalım ve  zaman kazanalım!!! Anlatılan, istenilen ve her geçen gün de büyüyen rakamlara boğulmaya gerek yok, kısaca durum şöyle; Boş laflara gerek yok, bu durumdan ders çıkarıp, çok çalışmak gerekir. Çünkü; Kurumsal çöküş artık  ortaya çıkmıştır, zira; Düşük faiz politikasıyla, kuru da enflasyonu da aşağı çekeceğiz derken halkın fakirleşmesi kesinleşti, Adına Çin Modeli derken, bizde üretim ayağı olmayan bu sistemsizlikle maalesef geri dönülemez  bir yola girildiği görünüyor.

Cumhuriyetin kazanımları olarak gördüğümüz demokratik devletin kuralları yok sayıldı, yeniden yerine konulmalı. Mevcut Kurumların birçoğu yok edildi, yeniden oluşturulmalı.

Ve bütün bunları ve daha da fazlasını yönetecek yeni bir anlayış ile oluşturulacak kadrolar bugünden hazırlanmalı. ANLAŞILDI MI? Aslında yazılacak ve yapılacak o kadar çok şey var ki, şimdilik burada son verelim. Bu ülke hepimizin.