Ökmen:Ulusal Tarım Politikası geliştirilmeli

Günümüzde tarım ihmal edilemeyecek önemde, stratejik bir sektördür ve artık ana siyasal araçlardan biri haline gelmiştir.

Dünyada her yıl tarıma destek için 350 milyar dolar aktarılıyor. Avrupa Birliği bütçesinden üye ülkelere yılda 55-60 milyar dolar sektöre destek verilmektedir. ABD ise; kendi çiftçisine her yıl 75 milyar dolar destek olarak kaynak transfer etmektedir.

 Bir devletin ülkesi ve uyrukları üzerindeki yetkilerinin tümüne egemenlik diyoruz. Aslında egemenlik; devleti başka tüzel kişilikler ve örgütlenme biçimlerinden ayıran bir özelliktir. Ekonomik, askeri, sosyal, kültürel ve gıda egemenliği için her ülkede olduğu gibi ülkemizde de yeni yeni tercihler üretmek zorundayız. Bu nasıl yapılır derseniz; coğrafi özelliklerimiz, ekolojik faktörlerimiz ve zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızla diyebiliriz.

 Halkınızı asgari düzeyde beslemek için; üretmeyi başarmak, buna koşullarınız yetmiyorsa başka ülkelerden sağlamak zorundasınız. Ülkemizin coğrafi durumu ve toprak kapasitesi aslında yeterince üretmeye uygundur. Buradaki önceliğiniz ise gıda güvencesi olmalıdır.  Örneğin: Türkiye 2002 yılında tarım ürünleri dış ticaretinde 1.754 milyon dolar ihracat, 1.704 milyon dolar ithalat ile %50’lik bir denge sağlayan ülke iken,2012 yılında bu rakamlar ihracat için 5.382 milyon dolar, ithalat için 7.502 milyon dolar seviyesine yükselmiş ve denge  % -2 gibi aleyhte bir duruma gelmiştir.

Mazot fiyatı ülkemizde; 2002 yılında 1.39 lt/tl iken, bu rakamlar 2012 yılında 3.80 lt/tl olmuş,2016 yılı sonunda ise; 4.90 lt/tl noktasına gelmiştir.

Amonyum sülfat olarak bilinen gübre fiyatları,2002 yılında 164tl/ton iken,2013 yılında 570tl/ton olmuş, 2016 itibariyle bu miktar 695 tl/ton noktasındadır.

Tohumculukta ise; dışa bağımlılık oranı sebzede %70, patateste %100, kimyasal gübre girdilerin %80-85 oranında ithal edilmekte, tarım ilaçlarının %90’ı, ithal; bankacılık sektöründeki yabancı payı %41, tarım kredilerinde kamu bankaları %63, yerli özel-yabancı ortaklı bankalar %21,yabancı bankalar %16 pay alır noktasındadır.

Hal böyle iken; Ne yapmalı, nasıl yapmalı?

-Halkımızın ihtiyaç duyduğu ve stratejik beklentilerimize uygun tarımsal üretimin yapılmasının planlanıp, uygulandığı,

-Çiftçilerimizin gelir seviyelerinin diğer sektörlerle eşit hale getirildiği,

-Tüketicinin nitelikli ve yeterli tarımsal ürün ve gıda maddelerine uygun fiyat üzerinden ulaşabildiği,

                                                               -2-

Ayakları sağlam yere basan bir tarım sistemi kurmak için öncelikle ulusal bir bakış açısı gereklidir.

Yaşadığımız dünyada küresel güç olmak için yıllarca çabalayan ve üreticinin ulusal gücünü elinden alan emperyalist güç odakları maalesef  her daima başarılı oluyorlar. Üreten güç ise; her zaman olduğu gibi yalnızlığını paylaşacak siyasi güçleri yanında görmek istiyor. Bulamadığını üzülerek hep birlikte görüyoruz. Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün şu anlamlı sözü bir kez daha yerini buluyor:

“Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.”

Bu kışta kıyamette tarım ile ilgili yazıda nereden çıktı derseniz. Çiftçi – Üretici -  bu aylarda evine kapanmış nasıl geçineceğim diye, kara kara düşünüyor. Düşünürken belki yazımızın birkaç satırını okur da ne oluyor dünyada ve de memlekette, benim halim ne olacak? diye belki başını kaldırır.  Ülkemin; dilerim geldiği tüm sıkıntılı durumlardan bir an önce kurtulmasıdır.