AVUKATINIZ DİYOR Kİ... SEMA AKA

İşçinin ücret alacakları İş Kanunu 32. maddesinde belirtildiği gibi 5 yıllık zaman aşımına tabidir. Yolluk, ikramiye, izin ücreti ve fazla çalışma ücretleri de bu kapsamdadır. Sözleşme sebebiyle ortaya çıkan borçların ifa edilmemesinden doğan tazminatlar ise 10 yıllık zamanaşımına tabidir.

Zamanaşımı, belli bir sürenin geçmesiyle borcu sona erdirmeyen fakat borçlusuna ödemeden kaçınma imkânı sunan bir durum iken, hak düşürücü süre adıyla özdeş olarak dava hakkını veya borcu ortadan kaldırır.

İşçinin ücret alacakları İş Kanunu 32. maddesinde belirtildiği gibi 5 yıllık zaman aşımına tabidir. Yolluk, ikramiye, izin ücreti ve fazla çalışma ücretleri de bu kapsamdadır.

Sözleşme sebebiyle ortaya çıkan borçların ifa edilmemesinden doğan tazminatlar ise 10 yıllık zamanaşımına tabidir. İhbar tazminatı, kıdem tazminatı, kötü niyet tazminatı, iş kazası sebebiyle doğan alacaklar 10 yıllık zamanaşımı süresinin kapsamındadır.

Bu sürelerin kaçırılması borcu eksik borç haline getirecektir. Zamanaşımı borcun muaccel hale gelmesi itibariyle başlar. İşçilerin çalıştıkları aya dair ücreti ay sonunda muaccel hale gelir ve bu süreden itibaren zamanaşımı işlemeye başlar. Her aylık ücret için aylık çalışma döneminin sonunda kendi zamanaşımı süresi başlar. İkramiye, fazla çalışma, yolluk gibi ücretler ortaya çıktığı gibi muaccel olur ve 5 yıllık süre işlemeye başlar. Tazminat talepleri için ise iş sözleşmesinin sona erdirildiği tarih zaman aşımının başlangıç tarihidir.

Yaptırımı daha ağır olan hak düşürücü süre işe iade davasında ortaya çıkmaktadır. İşverence sebepsizce veya geçerli olmayan bir sebeple iş akdi fesih edilirse, feshin tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içinde dava açılabilir.

Bu davanın sonucunda mahkeme veya hakem heyetinden işe iade kararı çıkmışsa, mahkeme ilamının işçiye tebliğ tarihinden itibaren 10 gün süre içinde işçi işverene başvurmalıdır. Bu 10 günlük süre de kanundan doğan hak düşürücü süredir. Hizmet tespit davaları da 5 senelik hak düşürücü süreye tabi tutulmuştur. Bu durum 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda “Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.”  şeklinde belirtilmiştir.

Hak düşürücü sürenin hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren başlaması bu düzenlemede önem arz etmektedir.